hayallerinize kimseyi karistirmayin....

 

Bizim gibi ayagini sağlam yere basmasi öğretilmis bir neslin çoçugu için kaypak zeminde basarili olmak beklenemezdi zaten : bi hafta sonu elemanlarin gazina gelip roller blade denedik; insanlari bi miktar eglendirdikten sonra, yola bikaç morluk ve ciplak ayakla devam etmek durumunda kaldik tabii... ama hirs yaptim, ogrenecem...

 

sonrakı hafta da bratislava'ya gittik, ic guveysinden hallice bi şehir...rivayet o ki osmanlinin alamadigi tek kale civardaki Devin kalesiymis; gidildi goruldu almaya degecek bi bok da yokmus zaten... yalnız ucuzca oldugu için viyanalilar usenmeyip buraya gelip alis veris yapiyo...

 

Alisveris deyince, eger benim gibi bi daha ne zaman doneceginizi bilmediginiz memleketlerin havaalanlarinda sabaha karşı yari uykulu alisveris yapiyosaniz, yapmayin... Maltada aldigim ayakkabinin niye sol tekinin sıktığını yeni anladim : biri 9 oteki 9.5 numara koymuşlar kutuya...

 

neyse zaten bi garip millet bu maltalılar adamların bi dolu arap kokenli kelime kullandiklarini biliyodum da bu kadar kapkatolik bi milletin allaha 'Allah' dediklerini bu sefer farkettim...

 

"Yurtdışında yasayanların en büyük özlemi, çay, beyaz peynir, ay çekirdeği, ince belli bardak. Bizim Rize çayı olmazsa, Seylan Çayı'yla falan idare edilebilir, mis gibi Ezine beyaz peyniri bulunamazsa da Yunan Feta peyniriyle geçiştirilebilir, ince belli çay bardağının yerini başka bir bardak bir nebze tutabilir ama LeMan'sız kalmak yurtdışında yaşayan adama çok koyar. Çünkü LeMan buram buram mis gibi memleket kokar. Onlara en güzel hediye de her hafta ellerine geçen bir LeMan olacaktır.(*leman.com.tr'den) " bi torba dolusu lemanı getirince DHLci nerdeyse halay çekecektim, bi de Charlie Hebdo sayısında özgenin -yarısı Efes şişesiyle kapalı da olsa- sıcak gülüşünü görmek inanılmaz hoşuma gitti... teşekkürler Burçin.. (bak 'hanım' demedim:-P )

 

aslında çoçuk bayrami kutlamamizin bi ikiyuzluluk oldugüna dair bi mesaj atmistim ya, gulaydan bi ek geldi : "çalistigim köy okulunda, 4. sinif ögrencisi bi çocugün sesi güzel diye, babasi geceleri çocugu meyhanelere götürüp uzun hava okuturup milleti eglendiriyor ve çoçugu eglence aleti yapiyordu, bu ögrencim derslerde gözlerini zor açiyordu ..." güzel ulkem hic sasirmadi ki beni !!!

 

al bi tane de 'o sehr-i İstanbul'dan :  "İstanbul Büyükşehir Belediyesi, şehir merkezindeki 11 bin kavak ağacını sağlığa ve çevreye verdiği zarardan dolayı kökünden kesti. 13 bin kavak ağacı da budanarak kesime hazır hale getirildi. (13.05.02-Arkitera)" "Ah kavaklar ah kavaklar, Bedenim üşür yüreğim sızlar" diyen sezeni dinlemiş bi arkadaşınız olarak, o narin varlıkların ne gibi zararları olduğunu hakketten merak ediyorum, muhtemel yasadışı bi örgüte yardım ve yataklık yapmışlardır ?? faydalı bi iş olsa yapmaz belediye, zaten kaç ağaç kaldi ki İstanbulda, 24 binini kesiyo dangalaklar ?

 

viyana belediyesi de şehrin heryerine özel duraklar ve bisikletler koydu, 2 Euro atıp bağlı oldukları yerden alıyosun, işin bitip bi durağa bağlayınca da paranı geri veriyo alet.. Gerçi aynı uygulamayı Vilnius'da da denemişlerdi; tüm bisikletler 2 gün içinde buharlaştı :-)

 

ama olsun bişey yapabilmek için önce hayal etmek gerekiyor... Pelin güzel özetlemiş : komşumuzun 4 yaşında bir kızı var, Çağlasu, mükemmel konuşuyor, "k"ler yerine "t" desede. "pembe bir cip" almak için para biriktiriyormuş. annesine demiş ki: "bi pembe cip alıcam, bi bizim arabadan bi de Muko'nun arabasından alıcam. (Muko=teyzesi Mukaddes).".. Annesi "Ama Çağlasu, bi tane alsan yetmez mi, neden 3 araba birden almaya çalışıyorsun?" deyince. Bizimki yanıt vermiş:

 

"Hayalime de karışamazsın ya anne."...

 

hayallerinize kimseyi karıştırmayın....

 

Kubilay