Kendisiyle ve hayatla yüz yüze gelmekten çekinmeyenlere...*

 

Bi daha hiç görmeyeceğinizi bildiğiniz sevgilinizin yüzüne hani o bütün detayları beyninize kazımak için baktınız mı hiç?? 4-5 ay önce viyanadaki halim buydu işte, Dom'un her bakışta yenileri keşfedilen detaylarına az bakakalmadım...

 

Normal zamanlarda karamsarlıkla suçlanan ben, bu kara günlerde birşeyler karalamayı, karaladıklarımı da size göndermeyi beceremedim, sanırım iyi de yaptım...

 

Herşey tam 2 sene önce o meşhur 14 şubatta başladı, kader ağlarını harbici hiç üşenmeden iki ters bi yüz örmüş o tarihte de bizim haberimiz yokmuş.. Allah biliyoya Gonc hediye ettiğinde Viyanada okuyayım diye, 'bu kitap bize 2 numara büyük abi' demiştim içimden.. taa ki tüm alternatifler tükenip de elime alıncaya kadar... eğer o belirsiz günlerde kararımı verebilip, bizans halk oyunları ekibine ' hayır, istemiyom ' diyerek, kendimi bilinmezlere atabildiysem tek nedeni bu kitaptır...

 

İnsan gecenin köründe uyanıp pirelerini rahatsız etme pahasına 'yaw 3-4 sayfa daha okuyum' der mi ? diyomuş işte... olayların viyanada geçiyo olması da kayıtlara geçilmesi gereken bi ayrıntı aslında...

 

Fiziksel acı insanı olgunlaştırırmış, ben sanırım 'erme' seviyesine geldim o dönemde... zaten bence süleymanın muhteşemliği cihan padişahı felan olmasından değil, 'olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' demesinden geliyo... kim bilir garibin ne derdi vardı ki bu vezni oturttu.

 

Neyse hepsi geçti gitti, kalan izlerin üzerine yeni izler kök salmaya başladı bile..

 

Uzun lafın kısası 5 yıldan sonra GEye ve plastiğe 'nayır siz beni kovmuyosunuz ben istifa ediyorum' diyerek kağıtçı ve hatta kağıttan torbacı oldum... yalnız korkarım Pump, Plastik, Paper derken -allah korusun- bundan sonra ya Politikacı olacam ya Pezevenk...

 

Atatürk bi fırt daha yaşasaydı 'Ne konuşulduğunu bile anlamadığı memleketlerde bir başına yemek yiyip kadehlerle arkadaşlık etmekten zevk alan hastadır.' derdi herhalde.. olsun ben küçük bir cezveyim köşebucak gezmeyim şeklindeki yeni işimize adaptasyon durumlarındayım.. yalnız biraz alan değişti eskiden sadece avrupanın doğusuna bakıyodum şimdi hepsine..

 

ama sanmayın ki türkhün varlığını hissettirmiyorum : misal brüksel havaalanının bitmeyen yürüyen merdivenlerinde kendim yukarı çıkarken laptopımın hem de çantasız olarak aşağıya inmesi, sabahın 5inde havaalanına gidip, ancak check-inde uçağımın ertesi gün olduğunu farketmem, kenan paşa gibi (bunu tansu da yapardı) hollanda da eğiteceğim gruba 'değerli belçikalılar' diye seslenmem bu yönde yaptığımız eylemlerdendir...

 

Laptop deyince ilk laptop faciasından sonra (ki -gerçi bana faydası yok ama- türkh polisi tam 2 sene sonra hırsızı yakaladı!!!), artık backup alır hata CDye kaydeder olmuştum... GEnin laptopını da mahrecine iade ederken özel dosyalarımı aldım, ama o kadar iyi niyetliyim ki CDnin puşt çıkıp bütün lüzumsuz dosyaları saklayıp en önemlilerini bad sektorlere denk getireceğini tahmin edemedim.. ne de olsa GE polikarbonatından yapılıyo, herşey beklenir valla...

 

Yani yine kaybettim bi dolu e-mail/tel/adres detayını.. bi ara toparlayabilirsem size italyanların viyanada turizm info bürosuna kubipalas'ı sormalarını, slovenyadaki vişne-vodka maceramı, &@#* slovakların vize talebimi reddedişini, ati'nin son dakika süprizi yapıp gelmesini ve beraber kişi başına düşen bira tüketim rakamına katkımızı da anlatacam...

 

aslında akrep olmama rağmen pek kinci/intikamcı değilimdir ama 'alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste' diyen hayat birikimine de saygı duyarım.. ben ayrıldıktan sonra GEnin viyana ofisini 'dan' diye kapatmasıyla 'bizans halk oyunları ekibi'nin viyanada yaşayan ve yaşamayıp da yaşama hayalleriyle tutuşan elemanları da babayı almış, dört bi yana dağılmış oldular... ben ise 30 yaşımda hayattan ne isteyip ne istemediğimi sağlamca sorgulamış ve istediğime inandığım yone dümen kırmış oldum.. ama neyse konu uzun, burda küçük bi parantez açıp bi allah babaya yaptığı son dakka kıyaklarından dolayı, bi de noel babaya o güzel gözlerin sahibinden yeniden mesaj getirdiği için teşekkür etmekle yetinelim şimdilik..

 

'Niceleri kendi zincirlerini çözemezler de, dostlarının azatçısıdırlar. Kendi alevlerinizde yanmaya hazır olmalısınız: Önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz ?'

 

Nietzsche de ağlarmış...*