Ah, the
day does not last forever, and the shadows grow longer, while earthlywork is
endless....
Son
mailden sonra dünyanın dönüşünü etkileyebilecek kadar önemli bi olay gerçekleşti : ilk misafirimizi ağırladık
!!! sevgili advisor'um Özkan teftişe geldi...
Viyananın bu sürede öğrenilmiş tüm batakhaneleri gösterildi
kendisine.. her ne kadar
arabayı kıskansada (kendi mercedesine ragmen) sanırım mutlu
ayrıldı burdan... Özellikle oyun salonunda dinazorları vururken
çoçuklar gibi şendik...
Geçenlerde
Milliyette bi haber yakaladim, dünyadaki en yasanilir kentler arastirmasina
gore Zürih 1., Viyana 2.ymiş... yeni hedefi
bulduk yani :-).. bu arada üçüncü
Gerçi bu
arastirmayi yapanlarin 2 hafta önce Shonburnn Hayvanat bahçesinde birinin
kapıyı açık unutması sonucu bi kaplanın
bakıcı kadını yediğini bildiğini sanmıyorum
ama olsun (aslında kapıyı kapatmayanın da bi türkh olmadı
bi filistinli olduğuna bahse girerim)..
Böyle bi
ayrımcılığı niye yaptığımı
düşünenler olur : burdaki tüm levhalardaki
yazılar almanca/ingilizce... bi istisna var : Tunanın
kenarındaki şahane ağaçlık alanın girişine aynen
yazmışlar : ' Mangal yakmak yasaktır '
Neyse,
geçen hafta Litvanya'ya gittim.. İnsan 1200 euro verip business bilet
alınca bişey olacak sanıyo : sinek gibi bi uçak 24 koltuk, 2
hostes... ya kot gömlek hostes kıyafeti mi olur ya ?? oteldeki odayı
görünce bi dumur da aksi yönde yaşadım : 50 dolara dublex zuper bi
oda...
Vilnius
her erkeğin -evlenmeden önce- bi kere görmesi gereken bi şehir, sonra
da evlenmez herhalde... yaw allah bunları yaratırken hakkatten mesai
harcamış diye düşünürken bi kitapta şunları okudum :
.. it is a wonder how young Lithuanian woman manage to be in possession of such
healthy-looking legs : two particular theories out this phenomenon down to
trudging though all that snow for three months each winter, and perpetually
running for that damn trolleybus... hakkatten troleybus denen bi olay var burda
hani o kitaplarda okuduğumuz...
Dünyanın
bu yöresinde iş yapabilmek için ya rusça bilmek ya da vodka içmek gerekiyo
demişlerdi, biz rusça bilmeden durumu idare ettik :-)
Burda
da aynı yöntemle almanca bilmeden idare ediyoruz... Dün AEGEE
Viyananın toplantisina katıldım, geceyi 2 gibi bi balkan
barında bitirdik..acayip eğlendik (Esra,
Özcan tanrı sizi kutsasın) balkan müziklerinin arasına Sezen
Aksu'yu da koymaları enteresandı tabii..
Ya bu
mailleri genelde geçenin korunde sarap sigara esliginde yazdigimdan biraz
'dumanli' olabiliyorlar, kimilerinizin bunalimda olduguma dair yanlış
izlenimler edindigini farkettim, su an ki en büyük problemim akşam
internet grubuyla bowling mi oynasam yoksa Julia'nin partisine mi gitsem
şeklinde :-)
esenlikler
dilerim...
kubilay
Not 1.
bilmeyenler için Ozkan bizim Londradaki temsilcimiz,
kendisi beni bu isi kabul etme, pazarlik, tasinma islerimde yonlendirdi,
bekar...
Not 2.